19 Nisan 2010 Pazartesi

Türkiye’nin İlk Portalı: Mynet

Mynet’in kuruluşu 1990 yılına dayanıyor. Günümüzde 160 çalışanı olan mynet’in 6.5milyon kayıtlı aktif kullanıcısı var. Ayda 25milyon ziyaretçisi olan mynet son 12 ayda %22 büyümüş, üstelik son 12 ayda pazarın büyüme oranı %6. Rakamlara bakıldığında mynet oldukça başarılı görünüyor.
Mynet’in hizmet vermeyi hedeflediği 4 ana tema var:
  • İletişim: e-posta
  • Eğlence: Vidyo, film, fotoğraf
  • Topluluk: Sosyal paylaşım
  • İçerik: Gündem, finans, dünyadan haberler…
Yatay bir portal olan mynet kullanıcıya 48 farklı servis sunuyor ve her servise ürün yönetimi anlayışıyla yaklaşıyor. Bu noktada yatay portal ve dikey portal ayrımından kısaca bahsetmek yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Yatay portallar kullanıcıların her çeşit ihtiyacını sağlamaya yönelik içerikler sunmayı hedefler (örn. yahoo). Dikey portallar ise (diğer adıyla vortal) belirli bir konuda içerik sunarak, tanımlanmış hedef kitleye odaklanan ve özel hizmet sunan portallardır (örn. tatil.com).

Yatay portallarda anasayfa çok önemli, çünkü kullanıcı ortalama 8sn ana sayfada kalıp o siteden bir hizmeti kullanmaya ya da siteden ayrılmaya karar veriyor. Bu yüzden en çok tercih edilen servisler ana sayfada kullanıcının daha kolay erişebileceği ve dikkat çekici noktalara yerleştiriliyor. Mynet’te en çok tüketilen içerik haber, haberi ise e-posta takip ediyor. Son yılın trendleri olan video ve müzik paylaşımı da üçüncü en önemli servis denilebilir.

Mynetin bazı servislerine göz atacak olursak:
Mynet e-posta: Windows live Hotmail ve google mail’den sonra üçüncü sırada mynet e-posta servisi yer alıyor.
Mynet eksenim: Türkiye’de facebooktan sonra en çok kullanılan sosyal paylaşım sitesi. Her ne kadar facebook açık ara önde olsa da mynet de ikinci sırada yerini almış. Ayrıca eksenim’de facebook’tan farklı olarak üye olmadan arama yapabiliyorsunuz. Ancak iletişim kurmak istiyorsanız üye olmak zorundasınız.
Mynet oyun: Bu servis de mynetin en çok ilgi gören hizmetleri arasında yer alıyor. Son 3 yılda %200 büyüme göstermiş.
Kavun-müzik: mynet için çok yeni bir servis. Türkiye’deki en geniş müzik kataloguna sahip ve bu servisle kullanıcı kendi müzik listesini oluşturabiliyor.
Mynet video: Türkiye’de 400bin kullanıcıya sahip video paylaşım servisi

Ayrıca mynet hitap ettiği segmentlere özel hizmet için yurtdışı kökenli sitelerle stratejik işbirliklerine gitmiş. Bunların arasında ivilleage (kadınlara yönelik), askmen (erkekler için) ve cnet (teknoloji odaklı)yer alıyor.

Yönetim ve organizasyon yapısına bakacak olursak mynet işlerini 8 ayrı bölümle yürütüyor: ürün geliştirme, yazılım, teknoloji, finans, pazarlama, iş geliştirme ve müşteri ilişkileri.

Portallar arası rekabet düşünüldüğünde, mynet yatay bir portal olmasına rağmen dikey portalları asıl rakipleri olarak görüyor. Mynetin genel müdürü Sabire Ercan, yataylar arası rekabettense, dikey bir portalın kendi alanında gelişerek yatay portalların o alandaki servisine rakip olmasının daha zorlayıcı bir rekabet ortamı doğurduğunu söylüyor. Örneğin facebook ve eksenim arasındaki rekabet ve facebook’un sahip olduğu üstünlük gibi…

Mynetin gelir modeli içerisinde 2 ana aktör var: reklam gelirleri ve ürün-hizmet gelirleri. İlk kurulduğu dönemde sadece sohbet ve e-posta hizmeti verirken gelirlerinin tamamını reklamlardan elde ediyordu. İlerleyen zamanlarda içerik ve eğlence hizmetleri vermeye başlayınca, ürün ve hizmetlerinden elde ettiği gelirler reklam gelirlerine eklendi.

Mynet gördüğüm kadarıyla beni ve birçok arkadaşımı internetle tanıştıran kapı. Pek çoğumuzun ilk mail adresleri mynetten. Ancak şuanda bu arkadaşlarımdan çok çok az bir kısmı hala myneti kullanıyor. Mynet yerine farklı dikey portallardan işlerini yürütüyor, e-posta için mynetin yatay rakiplerinden yahoo’yu ya da google mail’i kullanıyorlar (ben de dahil). Rakamlar olumluyu gösteriyor ancak mynet bizi ve bizim gibileri kaybetmesinin nedenine de odaklanmalı diye düşünüyorum.

13 Nisan 2010 Salı

E-Ödeme Mekanizmaları: PARA, İnternetten nasıl tahsil edilebilir?

Geçtiğimiz hafta e-pazarlama dersimize Savaş Şakar konuk oldu ve bizlere paranın internet aracılığıyla nasıl tahsil edilebileceği konusunda bilgiler verdi. Garanti Alışveriş Projesini hayata geçiren Savaş Şakar, günümüzdeki iş modellerine (B2B, B2C,C2C,G2C…) yenilerinin ekleneceğini (M2M=mobile to mobile gibi) ve yeni ödeme kanallarının oluşacağını belirtti. Cepten cebe, cepten ATM’ye ve ATM’den cebe para transferiyle ilgili modellerin geliştirildiği haberini verdi. Savaş Şakar’ın katılımıyla geçen hafta derste öğrendiklerimize bakacak olursak…

Bunu biliyor muydunuz?
Şuanda Türkiye’deki bankaların internet şubelerinde 173 farklı işlem yapılıyor ve Türkiye internet bankacılığı işlemleri konusunda dünya lideri konumunda. Örneğin Amerika’da internet şubelerinde 11 farklı işlem yapılabiliyor. Lider Türkiye’nin en sıkı rakibi ise İspanya.

Ödeme Metodları
 Kredi Kartı
 SET
 Debit Kart (ATM kartı)
 Smart Kart (Akıllı kart; üzerinde çip olan ve çipin hafızasına göre bilgi barındıran kredi kartları)
 Offline ödeme seçenekleri (elle ödeme, PTT yoluyla ödeme gibi)

Kredi Kartı: Kredi kartları e-ticaret için (özellikle sanal perakende mağazalardan yapılan alışverişlerde) en uygun yoldur. Ayrıca kur probleminin çözülmesi kredi kartı kullanımını kolaylaştırmıştır. Kredi kartlarının yaygınlaşmasıyla tüketiciler MOTO (mail order/telephone order) işlemlerine alışkanlık kazanmaya başlamışlardır. Örneğin otomatik ödeme talimatı verilerek vakti geldiğinde telefon faturasının ödenmesi bir MOTO işlemidir. İnternette kredi kartıyla yapılan alışverişler için güvenli altyapıların (3D secure) kurulmuş olması, kredi kartını kullanan kişinin kartın gerçek sahibi olup olmadığının kontrol edilmesini sağlamış ve tüketicilerin internet üzerinden alışveriş konusundaki güven sorunlarını azaltmaya yardımcı olmuştur.
E-cüzdan: Tüketici e-cüzdanına kredi kartı bilgilerini ekler, internetten alışveriş yapacağı zaman bu uygulamayı kullandığında tekrar tekrar kredi kartı bilgilerini girmesine gerek kalmadan otomatik olarak ödeme yapabilir.
Montex: Mondex ,bir elektronik cüzdanın unsurlarını bünyesinde toplayan, ancak işlevselliğini bir nakit yerine geçiş olma noktasına kadar genişleten, bir elektronik ödeme hizmetidir. Bir diğer deyişle miktarın emniyetli bir şekilde transfer edilebildiği ve bir karttan diğerine ödeme yapabilen bir elektronik cüzdandır. Örneğin Üsküdar-Beşiktaş arasında taşımacılık yapan yolcuların ödeme gişelerinde Garanti’nin kurduğu “Paypass”ler bir mondex örneğidir. Mondex’te takas sistemi yoktur ve bankalar hesap kaydı tutmazlar; tıpkı nakitte olduğu gibi sadece piyasaya sürülen miktarı bilirler. Böylece Mondex nakiti tıpkı geleneksel nakit parada olduğu gibi sınırsız bir şekilde sirkülasyonda tutulur. Alışverişlerde PIN [1] gerekmez ve kartın kaybedilmesi ya da çalınması durumlarında geri ödeme yapılmaz.
E-çek: Kağıt çek sisteminin elektronik versiyonu olarak tanımlanabilir ancak ödeme yöntemleri arasında çok fazla benimsenmemiş bir yöntemdir.
Micropayment (Mikro ödeme): Küçük miktarlarda ödemelerin yapılabildiği sistemlerdir. Cep telefonuyla ödemesi yapılan alışveriş bu yönteme örnek verilebilir.
E-cash (e-para, sanal para): Kullanıcının bilgisayarının sabit diskinde kendi adına bulunan, ve internet üzerinden yapılan alışverişlerde harcanılabilen paradır. E-para servisi veren bir bankadan e-para satın alınır, banka e-parayı kullanıcının bilgisayarına transfer eder ve böylece e-para geçen sitelerden alışveriş yaparken bu sistem kullanılabilir. Kullanıcı harcama yaptıkça, harcanılan miktar toplamdan düşülür. E-para kullanımı pek yaygın değildir.
Milicent: Şifreleme yerine anahtar sistemi kullanılır. Her tüccarın bir anahtarı vardır, anahtarlar sadece tüccar ve jeton sağlayıcı tarafından bilinir. Jetonlar, sağlayıcıya tüccar tarafından verilebilir. Jetonlar bir kere edinildikten sonra sağlayıcıya gerek kalmaz. Mikro ödemelerin içinde düşünülebilir.
Telefon Faturasıyla Ödeme: Telefonla yapılan alışverişin tutarı ay sonunda kullanıcının faturasına yansıtılıyor. Mikro ödemeler altında değerlendirilebilir.,

E-ödeme sistemlerinin geliştirilmesi, hızla yaygınlaşan e-ticaretin de gelişmesini sağlayacak unsurlardan birisidir. Özellikle Türkiye’de olduğu gibi ödeme yöntemleri konusunda güven eksikliği hisseden kullanıcıların tatmin edilmesi durumunda e-ticaretten sağlanacak kazanımlar önemli ölçüde arttırılabilir.

6 Nisan 2010 Salı

Bir davetiyeniz var! :)

Markafoni'ye katılmanızı isteyen bir arkadaşınız sizi markafoniye davet ediyor. Neden mi?
1) Davetiye almadan sizin bu özel alışveriş kulübüne katılma imkanınız yok.
2) Davetiye gönderen arkadaşınız eğer siz alışveriş yaparsanız bundan 10TL hediye para kazanacak.

Markafoni, ikişer günlük kampanyalar düzenleyerek tekstil sektöründe boy gösteren markaların ürünlerini %70'e varan indirimlerle sunan bir özel alışveriş kulübü. 1,5 yıl önce kurulan siten, kapalı bir modelde yürütülüyor olmasına rağmen hızla üye sayısı artıyor. Öyle ki Türkiye'de en hızlı büyüyen e-ticaret sitesi ünavınına da hak kazandı. Sitenin kurucu ortaklarından Tolga Tatari bu projeye başlamadan önce üniversite yıllarındayken Akinon adıyla bir tasarım firması kurmuş ve 4 yıl boyunca bu firmada ağırlıklı olarak websitesi tasarımı üzerine çalışmış. Daha sonra 4 arkadaşıyla birlikte yeni bir projeye adım atmışlar. Markafoni projesi oluşturulurken yurtdışındaki özel alışveriş siteleri örnek alınmış. 6 aylık bir oluşum sürecinin sonunda site kurulmuş ve başlangıçta sadece yakınlarına davetiye göndererek 2000 üyeye sahip olmuşlar.Özellikle üst segmenti hedefleyerek yola çıkılmış, bunun için de tanıtımlar ve basın bültenleriyle "sosyete" diye tabir ettiğimiz gruba erişmeye çalışmışlar. Böylece 2. ayın sonunda üye sayısı 50bin kişiyi bulmuş. Şuanda ise üye sayısı 1milyona yaklaşmış durumda. üye sayısı bu kadar artınca, kampanyaları e-posta yoluyla üyelerine duyuran markafoni Türkiye'de yeterli kapasitede bir firma bulamayınca yurtdışında bir firmayla anlaşmış. sabahları 8.30-9 arasında yaklaşık 1milyon mail iletebiliyorlar.
Kurulurken 5 kişiyle yola çıkılmış ama şuan sitenin arka planında 130 kişi çalışıyor. Üç sene içerisinde 4 ofis değiştirmek zorunda kaldıklarını ifade eden Tolga Tatari özellikle bu büyümenin son 1,5 yılda markafoniyle gerçekleştiğini söylüyor. Lojistik, Online pazarlama, Ofline pazarlama ve IT departmanlarına artan üye sayısı nedeniyle müşteri hizmetleri departmanı da katılmış.  Ve firmada hiyerarşik bir düzenin olmadığı söyleniyor.

Tedarikçileriyle, yani kampanyalarını yayınlayacakları tekstil firmalarıyla oturup yıllık plan yapıyorlar. Bu firmaların hangi dönemde ne kadar indirim yaptığını konuşup, ürünlerin ne zaman markafoni'de çıkartılması gerektiğine karar veriyorlar. Üyelerini mağdur etmemek için tedarikçileriyle bazı anlaşmalara da imza atıyorlar.Örneğin, markafonide çıkartılan bir ürün firmanın stoğunda kalmamışsa alışveriş yapan kişiye parası geri ödeniyor ayrıca alışveriş yaptığı ürünün bir benzeri de hediye ediliyor.

Hızla büyüyen markafoni yurtışına da açılma kararı almış. Ancak özel alışveriş siteleri açısından çok yoğun olan Amerika ve Avrupa yerine başlangış olarak Avustralya pazarında yatırım yapmışlar. İnternetten alışveriş yapma alışkanlığının yüksek olması nedeniyle iş modelinin bu pazarda, Türkiye'den daha iyi çalıştığını söylüyor. Bu ay Yunanistan'da da açılacak olan markafoni, gelecek aylarda Ukrayna ve G.Kore'de boy göstermeyi planlıyor.
Türkiye'deki rakibine gelecek olursak Almanya'dan Otto Grup'un firması olan Limango 8 ay önce Türkiye'de faaliyet göstermeye başladı. Ancak bu site daha çok B ve C grubuna yönelik kampanyalar düzenliyor.

Siz hala markafoniye üye değilseniz ya üye bir arkadaşınızı bulup onu referans göstereceksiniz ya da bekleme listesine kaydolup, markafoni'yle ilgili methiyeler düzerek (!) markafoni üyelerini ikna etmeye çalışacaksınız :)