3 Haziran 2010 Perşembe

Tek kelime yeterli: GOOGLE!


Google: benim ve milyonlarca internet kullanıcısının giriş sayfası, dünyadaki en büyük arama motoru, sunduğu hizmetlerle interneti etkin kullanmanın başlıca yolu.

Google'ın ne kadar önemli bir site olduğunu daha iyi anlayabilmek için dünyadaki 1,7 milyar internet kullanıcısının günde 3,6milyar ve üzerinde arama yaptığını bilmek yararlı olacaktır. Ayrıca dünyadaki mobil abonelerinin %50'si arama yapma amacıyla cep telefonlarından internete giriyor. Özellikle dünyada toplamda 4,6milyar mobil abone bulunduğu göz önüne alınırsa, bu oranın hiç de azımsanmayacak ölçüde olduğu söylenebilir. Türkiye'deki rakamlara bakacak olursak; günde 30milyon ve üzerinde arama yapılıyor.
İnternette aramadan sonra en çok kullanılan uygulama e-posta ve bu konudaki rakamlar da oldukça dikkat çekici: dünyada günde 100milyar mesajlaşma (spam postalar hariç) gerçekleşiyor. E-posta uygulamalarından sonra ise sırayı sosyal ağlar alıyor: facebook, youtube, wikipedia, flickr, linkedin, twitter vb.

Tekrar arama oranlarına dönecek olursak, ilgi çekici bir konu da internet kullanıcılarının %57'sinin televizyonda izlediği reklamla ilgili internette arama yapması. Yani seyirci tv'den aldığı bilgiyle yetinmiyor; daha detaylı bilgiye ihtiyaç duyuyor ve bu bilgiye ulaşma amacıyla interneti kullanıyor. Bu durumda bir arama motorunda üst sıralarda yer almanın önemini vurguluyor.
Google'da organik arama sonuçlarında üst sıralara çıkabilmek isteyen bilgi sağlayıcıları için arama motoru optimizasyonu (search engine optimization, SEO) hizmeti veriliyor. Bununla yetinmeyenler ise google'a sponsor bağlantı verebiliyor. Google'ın gelir modelinin de tamamını Adwords uygulaması kaplıyor. Dünyadaki internet reklamlarının %50'sinin arama motoru reklamcılığında olduğu düşünülürse, Adwords'ün Google için oldukça büyük bir gelir kaynağı olduğu görülebilir.

Google sade bir ana sayfa görüntüsüyle hizmet veriyor ve ziyaretçilerine geliştirilmiş arama seçenekleri sunuyor. Google’da arama sonuçları görseller, web, Türkçe sayfalar, haberler, bloglar gibi kategorilerde ayrıştırılabiliyor. Ayrıca google trends (kelimelerin yıllık ya da aylık bazda belirli bir bölgede aranma oranını grafiksel olarak gösteren uygulama), google translate (hem sözlük hizmeti hem de İngilizce içerik sağlayan sitelerin Türkçeleştirilmesi hizmetini sunan uygulama) gibi ürünlerle bilgiye değer katan farklı hizmetler sunuyor.

Google'ın Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge Pazarlama Müdürü Mustafa İçil, konuk olduğu e-pazarlama dersimizde çeviri altyapılarının geliştirildiğinin müjdesini verdi. Tamamen yapay zeka olarak çalışan google translate'in geliştilmesiyle örneğin bir sohbet esnasında bir Fransızla konuşan bir Türk'ün yazdığı Türkçe cümlelerin karşı tarafa Fransızca iletileceği ve tam tersinin de olacağından bahsetti. anlaşılan o ki Google iletişimde dil bariyelerini kaldırmayı hedefliyor. Ayrıca Mustafa İçil'in haberini verdiği bir diğer etkiyeyici uygulama ise cep telefonları üzerine kurgulanmış Örneğin yakın bir zamanda yurt dışında gezerken görüp beğendiğiniz tarihi bir köprünün fotoğrafını internete bağlı olan telefonunuzla çektiğinizde, google köprünün resmini internetteki resimlerle eşleştirip size o köprüyle ilgili detaylı bilgi sunabilecek.

Görüldüğü üzere google çalışmaya ve rakiplerini geride bırakmaya devam ediyor. Ve gelecek yıllarda hayatımızı daha da kolaylaştıracakmış gibi görünüyor.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

XING~İşini geliştirmek isteyenler için küresel bir ağ

“İşini geliştirmek isteyenler için küresel bir ağ” : Xing’in kendi cümleleriyle kendisi için yaptığı tanım bu. Günümüzde sosyal paylaşım sitelerinin popülerliğinin yanı sıra sosyal iş ağları da oldukça revaçta. Artık çalışan adaylarının profili değiştikçe, iş arama ve çalışan arama yöntemleri de değişiyor. Bu yöntemlerin değişmesine en büyük katkıyı da internet siteleri yapıyor.

Xing, Alman menşeli bir kurumsal paylaşım platformu. 2003 yılında Cember.net adıyla faaliyete başlayan Türk sosyal iş ağını satın alarak 2008 yılında Türkiye pazarına girmiş bulunuyor ve şuanda Türkiye’de pazar lideri konumunda. Xing’in bilgi işlem, insan kaynakları gibi departmanları Hamburg’da konumlandırılmış. Türkiye’nin yol haritası Almanya tarafından belirleniyor ancak Xing Türkiye genel şirket politikalarına uyarak lokal yönetim anlayışları benimsiyor.

İşe alım sürecinin değişmiş olması bireylerin sahip olduğu sosyal ve iş ağının önemini arttırıyor. Örneğin Xing Türkiye Genel Müdürü Hakan Gönenli, Amerika’da bir iş için başvuran adayların %50sinin reddedilme sebebinin, adayın sosyal medyalardan araştırılarak şirket profiline uygun olmadığına karar verilmesinden kaynaklandığını belirtiyor.

Avrupa lideri olan Xing, kendisiyle aynı iş modeline sahip Amerika lideri Linkedin ile büyük bir rekabet içerisinde. Türkiye’de ise iş arama siteleri kariyer.net, secretcv.com ve yenibiris.com da iş modellerinin örtüştüğü noktalarda Xing’e rakip sayılabilir. Ancak bu sitelerle Xing’in iş modeli arasında şöyle bir farklılık var: Aktif iş arayanlar kariyer.net, secretcv.com ve yenibiris.com’da vakit geçirirken, Xing aktif iş aramayanları da bünyesinde barındırıyor.

Xing reklam vermek yerine davetiyeler gönderme ve bağlantıları genişletme yoluyla büyüme politikası güdüyor. Gelirlerinin önemli bir kısmı ise premium üyelerden geliyor. Şuanda Xing’de 800.000 premium üye var. Standar üyelik ise ücretsiz. Ancak standart üyelere, 7 arkadaşlarını siteye davet etmeleri koşuluyla belirli bir süre için ücretsiz Premium üyelik şansı tanınıyor. Böylece hem standart üyeler premium üye olması için motive ediliyor hem de Xing’in ağı genişletiliyor.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Türkiye’nin İlk Portalı: Mynet

Mynet’in kuruluşu 1990 yılına dayanıyor. Günümüzde 160 çalışanı olan mynet’in 6.5milyon kayıtlı aktif kullanıcısı var. Ayda 25milyon ziyaretçisi olan mynet son 12 ayda %22 büyümüş, üstelik son 12 ayda pazarın büyüme oranı %6. Rakamlara bakıldığında mynet oldukça başarılı görünüyor.
Mynet’in hizmet vermeyi hedeflediği 4 ana tema var:
  • İletişim: e-posta
  • Eğlence: Vidyo, film, fotoğraf
  • Topluluk: Sosyal paylaşım
  • İçerik: Gündem, finans, dünyadan haberler…
Yatay bir portal olan mynet kullanıcıya 48 farklı servis sunuyor ve her servise ürün yönetimi anlayışıyla yaklaşıyor. Bu noktada yatay portal ve dikey portal ayrımından kısaca bahsetmek yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Yatay portallar kullanıcıların her çeşit ihtiyacını sağlamaya yönelik içerikler sunmayı hedefler (örn. yahoo). Dikey portallar ise (diğer adıyla vortal) belirli bir konuda içerik sunarak, tanımlanmış hedef kitleye odaklanan ve özel hizmet sunan portallardır (örn. tatil.com).

Yatay portallarda anasayfa çok önemli, çünkü kullanıcı ortalama 8sn ana sayfada kalıp o siteden bir hizmeti kullanmaya ya da siteden ayrılmaya karar veriyor. Bu yüzden en çok tercih edilen servisler ana sayfada kullanıcının daha kolay erişebileceği ve dikkat çekici noktalara yerleştiriliyor. Mynet’te en çok tüketilen içerik haber, haberi ise e-posta takip ediyor. Son yılın trendleri olan video ve müzik paylaşımı da üçüncü en önemli servis denilebilir.

Mynetin bazı servislerine göz atacak olursak:
Mynet e-posta: Windows live Hotmail ve google mail’den sonra üçüncü sırada mynet e-posta servisi yer alıyor.
Mynet eksenim: Türkiye’de facebooktan sonra en çok kullanılan sosyal paylaşım sitesi. Her ne kadar facebook açık ara önde olsa da mynet de ikinci sırada yerini almış. Ayrıca eksenim’de facebook’tan farklı olarak üye olmadan arama yapabiliyorsunuz. Ancak iletişim kurmak istiyorsanız üye olmak zorundasınız.
Mynet oyun: Bu servis de mynetin en çok ilgi gören hizmetleri arasında yer alıyor. Son 3 yılda %200 büyüme göstermiş.
Kavun-müzik: mynet için çok yeni bir servis. Türkiye’deki en geniş müzik kataloguna sahip ve bu servisle kullanıcı kendi müzik listesini oluşturabiliyor.
Mynet video: Türkiye’de 400bin kullanıcıya sahip video paylaşım servisi

Ayrıca mynet hitap ettiği segmentlere özel hizmet için yurtdışı kökenli sitelerle stratejik işbirliklerine gitmiş. Bunların arasında ivilleage (kadınlara yönelik), askmen (erkekler için) ve cnet (teknoloji odaklı)yer alıyor.

Yönetim ve organizasyon yapısına bakacak olursak mynet işlerini 8 ayrı bölümle yürütüyor: ürün geliştirme, yazılım, teknoloji, finans, pazarlama, iş geliştirme ve müşteri ilişkileri.

Portallar arası rekabet düşünüldüğünde, mynet yatay bir portal olmasına rağmen dikey portalları asıl rakipleri olarak görüyor. Mynetin genel müdürü Sabire Ercan, yataylar arası rekabettense, dikey bir portalın kendi alanında gelişerek yatay portalların o alandaki servisine rakip olmasının daha zorlayıcı bir rekabet ortamı doğurduğunu söylüyor. Örneğin facebook ve eksenim arasındaki rekabet ve facebook’un sahip olduğu üstünlük gibi…

Mynetin gelir modeli içerisinde 2 ana aktör var: reklam gelirleri ve ürün-hizmet gelirleri. İlk kurulduğu dönemde sadece sohbet ve e-posta hizmeti verirken gelirlerinin tamamını reklamlardan elde ediyordu. İlerleyen zamanlarda içerik ve eğlence hizmetleri vermeye başlayınca, ürün ve hizmetlerinden elde ettiği gelirler reklam gelirlerine eklendi.

Mynet gördüğüm kadarıyla beni ve birçok arkadaşımı internetle tanıştıran kapı. Pek çoğumuzun ilk mail adresleri mynetten. Ancak şuanda bu arkadaşlarımdan çok çok az bir kısmı hala myneti kullanıyor. Mynet yerine farklı dikey portallardan işlerini yürütüyor, e-posta için mynetin yatay rakiplerinden yahoo’yu ya da google mail’i kullanıyorlar (ben de dahil). Rakamlar olumluyu gösteriyor ancak mynet bizi ve bizim gibileri kaybetmesinin nedenine de odaklanmalı diye düşünüyorum.

13 Nisan 2010 Salı

E-Ödeme Mekanizmaları: PARA, İnternetten nasıl tahsil edilebilir?

Geçtiğimiz hafta e-pazarlama dersimize Savaş Şakar konuk oldu ve bizlere paranın internet aracılığıyla nasıl tahsil edilebileceği konusunda bilgiler verdi. Garanti Alışveriş Projesini hayata geçiren Savaş Şakar, günümüzdeki iş modellerine (B2B, B2C,C2C,G2C…) yenilerinin ekleneceğini (M2M=mobile to mobile gibi) ve yeni ödeme kanallarının oluşacağını belirtti. Cepten cebe, cepten ATM’ye ve ATM’den cebe para transferiyle ilgili modellerin geliştirildiği haberini verdi. Savaş Şakar’ın katılımıyla geçen hafta derste öğrendiklerimize bakacak olursak…

Bunu biliyor muydunuz?
Şuanda Türkiye’deki bankaların internet şubelerinde 173 farklı işlem yapılıyor ve Türkiye internet bankacılığı işlemleri konusunda dünya lideri konumunda. Örneğin Amerika’da internet şubelerinde 11 farklı işlem yapılabiliyor. Lider Türkiye’nin en sıkı rakibi ise İspanya.

Ödeme Metodları
 Kredi Kartı
 SET
 Debit Kart (ATM kartı)
 Smart Kart (Akıllı kart; üzerinde çip olan ve çipin hafızasına göre bilgi barındıran kredi kartları)
 Offline ödeme seçenekleri (elle ödeme, PTT yoluyla ödeme gibi)

Kredi Kartı: Kredi kartları e-ticaret için (özellikle sanal perakende mağazalardan yapılan alışverişlerde) en uygun yoldur. Ayrıca kur probleminin çözülmesi kredi kartı kullanımını kolaylaştırmıştır. Kredi kartlarının yaygınlaşmasıyla tüketiciler MOTO (mail order/telephone order) işlemlerine alışkanlık kazanmaya başlamışlardır. Örneğin otomatik ödeme talimatı verilerek vakti geldiğinde telefon faturasının ödenmesi bir MOTO işlemidir. İnternette kredi kartıyla yapılan alışverişler için güvenli altyapıların (3D secure) kurulmuş olması, kredi kartını kullanan kişinin kartın gerçek sahibi olup olmadığının kontrol edilmesini sağlamış ve tüketicilerin internet üzerinden alışveriş konusundaki güven sorunlarını azaltmaya yardımcı olmuştur.
E-cüzdan: Tüketici e-cüzdanına kredi kartı bilgilerini ekler, internetten alışveriş yapacağı zaman bu uygulamayı kullandığında tekrar tekrar kredi kartı bilgilerini girmesine gerek kalmadan otomatik olarak ödeme yapabilir.
Montex: Mondex ,bir elektronik cüzdanın unsurlarını bünyesinde toplayan, ancak işlevselliğini bir nakit yerine geçiş olma noktasına kadar genişleten, bir elektronik ödeme hizmetidir. Bir diğer deyişle miktarın emniyetli bir şekilde transfer edilebildiği ve bir karttan diğerine ödeme yapabilen bir elektronik cüzdandır. Örneğin Üsküdar-Beşiktaş arasında taşımacılık yapan yolcuların ödeme gişelerinde Garanti’nin kurduğu “Paypass”ler bir mondex örneğidir. Mondex’te takas sistemi yoktur ve bankalar hesap kaydı tutmazlar; tıpkı nakitte olduğu gibi sadece piyasaya sürülen miktarı bilirler. Böylece Mondex nakiti tıpkı geleneksel nakit parada olduğu gibi sınırsız bir şekilde sirkülasyonda tutulur. Alışverişlerde PIN [1] gerekmez ve kartın kaybedilmesi ya da çalınması durumlarında geri ödeme yapılmaz.
E-çek: Kağıt çek sisteminin elektronik versiyonu olarak tanımlanabilir ancak ödeme yöntemleri arasında çok fazla benimsenmemiş bir yöntemdir.
Micropayment (Mikro ödeme): Küçük miktarlarda ödemelerin yapılabildiği sistemlerdir. Cep telefonuyla ödemesi yapılan alışveriş bu yönteme örnek verilebilir.
E-cash (e-para, sanal para): Kullanıcının bilgisayarının sabit diskinde kendi adına bulunan, ve internet üzerinden yapılan alışverişlerde harcanılabilen paradır. E-para servisi veren bir bankadan e-para satın alınır, banka e-parayı kullanıcının bilgisayarına transfer eder ve böylece e-para geçen sitelerden alışveriş yaparken bu sistem kullanılabilir. Kullanıcı harcama yaptıkça, harcanılan miktar toplamdan düşülür. E-para kullanımı pek yaygın değildir.
Milicent: Şifreleme yerine anahtar sistemi kullanılır. Her tüccarın bir anahtarı vardır, anahtarlar sadece tüccar ve jeton sağlayıcı tarafından bilinir. Jetonlar, sağlayıcıya tüccar tarafından verilebilir. Jetonlar bir kere edinildikten sonra sağlayıcıya gerek kalmaz. Mikro ödemelerin içinde düşünülebilir.
Telefon Faturasıyla Ödeme: Telefonla yapılan alışverişin tutarı ay sonunda kullanıcının faturasına yansıtılıyor. Mikro ödemeler altında değerlendirilebilir.,

E-ödeme sistemlerinin geliştirilmesi, hızla yaygınlaşan e-ticaretin de gelişmesini sağlayacak unsurlardan birisidir. Özellikle Türkiye’de olduğu gibi ödeme yöntemleri konusunda güven eksikliği hisseden kullanıcıların tatmin edilmesi durumunda e-ticaretten sağlanacak kazanımlar önemli ölçüde arttırılabilir.

6 Nisan 2010 Salı

Bir davetiyeniz var! :)

Markafoni'ye katılmanızı isteyen bir arkadaşınız sizi markafoniye davet ediyor. Neden mi?
1) Davetiye almadan sizin bu özel alışveriş kulübüne katılma imkanınız yok.
2) Davetiye gönderen arkadaşınız eğer siz alışveriş yaparsanız bundan 10TL hediye para kazanacak.

Markafoni, ikişer günlük kampanyalar düzenleyerek tekstil sektöründe boy gösteren markaların ürünlerini %70'e varan indirimlerle sunan bir özel alışveriş kulübü. 1,5 yıl önce kurulan siten, kapalı bir modelde yürütülüyor olmasına rağmen hızla üye sayısı artıyor. Öyle ki Türkiye'de en hızlı büyüyen e-ticaret sitesi ünavınına da hak kazandı. Sitenin kurucu ortaklarından Tolga Tatari bu projeye başlamadan önce üniversite yıllarındayken Akinon adıyla bir tasarım firması kurmuş ve 4 yıl boyunca bu firmada ağırlıklı olarak websitesi tasarımı üzerine çalışmış. Daha sonra 4 arkadaşıyla birlikte yeni bir projeye adım atmışlar. Markafoni projesi oluşturulurken yurtdışındaki özel alışveriş siteleri örnek alınmış. 6 aylık bir oluşum sürecinin sonunda site kurulmuş ve başlangıçta sadece yakınlarına davetiye göndererek 2000 üyeye sahip olmuşlar.Özellikle üst segmenti hedefleyerek yola çıkılmış, bunun için de tanıtımlar ve basın bültenleriyle "sosyete" diye tabir ettiğimiz gruba erişmeye çalışmışlar. Böylece 2. ayın sonunda üye sayısı 50bin kişiyi bulmuş. Şuanda ise üye sayısı 1milyona yaklaşmış durumda. üye sayısı bu kadar artınca, kampanyaları e-posta yoluyla üyelerine duyuran markafoni Türkiye'de yeterli kapasitede bir firma bulamayınca yurtdışında bir firmayla anlaşmış. sabahları 8.30-9 arasında yaklaşık 1milyon mail iletebiliyorlar.
Kurulurken 5 kişiyle yola çıkılmış ama şuan sitenin arka planında 130 kişi çalışıyor. Üç sene içerisinde 4 ofis değiştirmek zorunda kaldıklarını ifade eden Tolga Tatari özellikle bu büyümenin son 1,5 yılda markafoniyle gerçekleştiğini söylüyor. Lojistik, Online pazarlama, Ofline pazarlama ve IT departmanlarına artan üye sayısı nedeniyle müşteri hizmetleri departmanı da katılmış.  Ve firmada hiyerarşik bir düzenin olmadığı söyleniyor.

Tedarikçileriyle, yani kampanyalarını yayınlayacakları tekstil firmalarıyla oturup yıllık plan yapıyorlar. Bu firmaların hangi dönemde ne kadar indirim yaptığını konuşup, ürünlerin ne zaman markafoni'de çıkartılması gerektiğine karar veriyorlar. Üyelerini mağdur etmemek için tedarikçileriyle bazı anlaşmalara da imza atıyorlar.Örneğin, markafonide çıkartılan bir ürün firmanın stoğunda kalmamışsa alışveriş yapan kişiye parası geri ödeniyor ayrıca alışveriş yaptığı ürünün bir benzeri de hediye ediliyor.

Hızla büyüyen markafoni yurtışına da açılma kararı almış. Ancak özel alışveriş siteleri açısından çok yoğun olan Amerika ve Avrupa yerine başlangış olarak Avustralya pazarında yatırım yapmışlar. İnternetten alışveriş yapma alışkanlığının yüksek olması nedeniyle iş modelinin bu pazarda, Türkiye'den daha iyi çalıştığını söylüyor. Bu ay Yunanistan'da da açılacak olan markafoni, gelecek aylarda Ukrayna ve G.Kore'de boy göstermeyi planlıyor.
Türkiye'deki rakibine gelecek olursak Almanya'dan Otto Grup'un firması olan Limango 8 ay önce Türkiye'de faaliyet göstermeye başladı. Ancak bu site daha çok B ve C grubuna yönelik kampanyalar düzenliyor.

Siz hala markafoniye üye değilseniz ya üye bir arkadaşınızı bulup onu referans göstereceksiniz ya da bekleme listesine kaydolup, markafoni'yle ilgili methiyeler düzerek (!) markafoni üyelerini ikna etmeye çalışacaksınız :)

29 Mart 2010 Pazartesi

Siz de cimri misiniz? :)

Cimri.com
Cimri.com Temmuz 2008’de hayata geçirilen çok genç bir proje.Bu kadar genç olmasına rağmen elde ettiği ziyaretçi sayısı, dikkatleri site üzerinde toplamaya yetiyor. Cimri A.Ş.’nin sitesi olan cimri.com, yine Cimri A.Ş.’ye ait olan gittigidiyor.com’la edilen e-ticaret deneyimlerinden de faydalanılarak kurulmuş. Dört ortaklı bir şirket olan Cimri A.Ş.’nin ortaklarından Aydonat Atasever cimri.com’un başında görev yapıyor. Sitenin kurulumu esnasında dünyadaki fiyat karşılaştırma siteleri örnek alınmış. Fiyat karşılaştırma siteleri genel olarak 2 model altında kuruluyor:
     1) Sitedeki ürünlerle ilgili sadece fiyat bilgileri sunuluyor
     2) Fiyat bilgisine ek olarak, fotoğraf, teknik özellikler vb. konularda da bilgi veriliyor.

Cimri.com 2. Modeli benimsemiş durumda. Kurulum aşamasında da 150.000 ürün için bu bilgileri barındıran veritabanını oluşturmak 18 aylarını almış ve maliyetleri çok yükselmiş. Ama sonuç olarak çok değerli bir veritabanı elde etmişler.

Sitenin ana teması, müşterilerin almayı düşündükleri ürün alternatifleri arasında karşılaştırma yapabilmesini sağlamak. Bir alışveriş rehberi olarak hizmet veren sitede ziyaretçi filtreleme yöntemiyle aradığı ürünü bulabiliyor. Şuanda sitede 160 mağaza ürün sergiliyor ve sitede yaklaşık 180.000 ürün var. Bu nedenle aradığınızı bulabilmeniz için filtreleme yapmak çok önemli.

Nasıl para kazanıyorlar?
Cimri.com sitedeki 160 e-ticaret sitesine yönlendirdiği ziyaretçiler için, ziyaretçiyi yönlendirdiği siteden ürün kategorilerine göre belirlenmiş bir tıklama ücreti alıyor. Ayrıca sitenin reklam gelirleri de var. Ancak banner’dan ziyade sitede proje bazlı reklam kampanyaları düzenleniyor. Örneğin şuanda yaklaşan anneler gününe özel reklamlar sitede yer buluyor.

Aydonat Atasever sitenin kazan-kazan-kazan modelinde hizmet verdiğini söylüyor. Yani siteye girip karşılaştırma yapan ve uygun ürünü bulan müşteri de, müşterinin alışveriş yaptığı e-ticaret sitesi de cimri.com da kazanıyor.

Yeni bir site olmasına rağmen şuanda en çok ziyaret edilen fiyat karşılaştırma sitesi cimri.com. Sitenin trafiği Google organikten geliyor. Özellikle sitede yoğun bilgi olması (sürekli güncel tutulan geniş veritabanı sayesinde) Google’da arama yapıldığında sitenin bulunmasını kolaylaştırıyor ve sitenin tıklanma oranı arttıkça arama listesinde de üst sıraya çıkıyor. Ziyaretçi sayılarına bakacak olursak, ayda 2.5milyon kişi siteyi ziyaret ediyor. Sitenin hedeflediği müşteri grubu ise %100 alışveriş odaklı, 25yaş üstü, A ve B sosyoekonmik statüsünde yer alan alışveriş yapmaktan korkmayan bireyler den oluşuyor. Satın alım yapma niyeti olmayan müşterinin istediği bilgiyi alıp siteden çıkmasına izin veriliyor. Çünkü cimri.com boş bünyesindeki 160 e-ticaret sitesi için boş bir trafik yaratmak istemiyor. Görülüyor ki bunu da başarıyorlar, cimri.com’a giren her 100 kişiden 2’si satın alma yapıyor ve bu oran dünya ortalamasının üstünde.

Yönetim ve organizasyonuna bakacak olursak, sitede 15 kişi çalışıyor ve aralarından 3’ü yazılımcı olarak görev yapıyor. Geriye kalanlar arasında katalog besleme üzerine çalışanlar var. Bilgi girişinin manuel yapılması sitenin kurulum aşamasındaki kadar olmasa da zaman kaybına neden oluyor.

Kurulum aşamasında 2012 yılına kadar bir iş planı belirlenmiş ancak 1 yıl sonra bu planı revize etmek zorunda kalmışlar. Çünkü iş planında 6ay süreceği düşünülen katalog girişi tahminlerinden çok daha uzun sürmüş. Yapabilecekleri cironun tutarı ve kaç e-ticaret sitesiyle anlaşacakları iş planının ana noktalarından olmuş.

Reklam Kampanyaları
Sitedeki trafiği arttırmak amacıyla küçük kitleli bir TV reklamı yapmışlar. Arada Google’da paralı reklam da veriyorlar. Sosyal medyayı kullanıyor ve diğer e-ticaret siteleriyle anlaşarak birbirlerini destekliyorlar. Ayrıca google organik sayesinde bedava reklam yapmış oluyorlar.

Cimri A.Ş. kurucuları gittigidiyor.com’la kazandıkları tecrübeyi cimri.com’da fırsata dönüştürüyorlar.

23 Mart 2010 Salı

Haftanın konuğu, “Tatil için çalışanlar”ın yöneticilerinden biri: Kaan Karayal

Tatil Sepeti, 2004 yılında kurulmuş bir şirket; ancak oluşumu daha öncesine dayanıyor: yönetici ortaklardan biri Kaan Karayal’ın lise yıllarına. Galatasaray lisesi’nde okuyan Kaan Karayal arkadaşlarıyla birlikte Daltons’u kurarak ilk tatil organizasyonunu Uludağ’da gerçekleştirmiş. Her geçen yıl Daltons’un düzenlediği gezilere talep artmış ve Uludağ gezisini Akdeniz sahilleri de takip edince Daltons’un gezilerine katılan öğrencilerin sayısı bin kişiyi bulmuş. Öğrenciler arasında Daltons diye bilinen bu grup 2002 yılında DLT Tour adıyla iş camiasında boy göstermeye başlamış. O dönemlerde tatile gitmek için özellikle Harbiye’de konumlanan tur firmalarına gidip rezervasyon yaptırmak gerekiyormuş ve bu işlem zaman alıyormuş. Öğrencilerden gelen bireysel tur talepleri üzerine piyasadaki ihtiyacı fark eden DLT bin kişilik turlar yerine kişilere özel turlar da düzenlemeye başlamış ve böylece Tatil Sepeti’nin temelleri atılmış…

Yola üç ortak olarak çıkan DLT ekibi aralarına Amerika’da okuyan yazılımcı bir arkadaşlarını da alarak tatilsepeti.com’u kurmuşlar. Başlangıçta tur şirketlerini internette ortak bir platform üzerinde buluşturmaya ikna etmek konusunda çok sıkıntı yaşamışlar. Ancak öğrencilik yıllarındaki organizasyonlarıyla iyi ilişkileri kurdukları tur firmalarını ikna etmeyi başarmışlar. İlerleyen dönemlerde sitenin ziyaretçi sayısının giderek arttığını gören ve öncesinde üye olmayan tur firmaları tatilsepeti.com’da yer almak için başvurmaya başlamış.

Başlangıçta “internetin reklamı internette yapılır” düşüncesiyle düşük maliyetle diğer internet sitelerinde tatilsepeti.com’un tanıtımını yapmışlar. Özellikle internet reklamlarının satışı arttırır nitelikte olması ve müşteri üzerindeki etkilerinin daha kolay ölçülebilir olması ilk etapta gazete yerine interneti tercih etmelerinde iki önemli etken olmuş. İlerleyen dönemde ise marka bilinirliği adına gazete, dergi, TV gibi mecralarda da reklam verilmeye başlanmış. Tatil Sepeti’nin ilk hizmet verdiği dönemde internet üzerinden tatil planlamaya talep de Tatil Sepetinin piyasadaki rakiplerinin sayısı da azmış. Günümüzde ise hem internet üzerinden tatil planların sayısı çok yüksek bir orana sahip, hem de hızla rakip siteler kuruluyor.

Rekabet üstünlüğü sağlayabilmek adına müşteriye verdikleri değeri ön plana çıkartmayı ve müşteriye yeni ürünler sunmayı hedefliyorlar. Sitede yurt içi oteller, yurt içi turlar, Kıbrıs otelleri ve balayı seçeneklerinin yanı sıra bu sene eklenen yurt dışı seçeneğiyle de geniş bir yelpazede hizmet sunuluyor. Tatil Sepeti geçen yıl tüm uçak firmalarıyla yaptıkları anlaşma sonucunda uçak bileti konusunda da hizmetini geliştirmiş. Yurtdışında rakipleri olarak gördükleri Expedia ile geçen yıl yaptıkları anlaşma sayesinde Expedia’nın 99 tane ürünü için Türkçe hizmet veriliyor ve Türk Lirasına taksit imkanı sunuluyor. Ayrıca detaylı arama sekmesi sayesinde karşınıza gelen otel, oda özellikleri, aktiviteler vb kriterlerinden istediğiniz gibi filtreleme yaparak size en uygun oteli bulabiliyorsunuz. Üstelik sitede kriterlerinize uygun alternatifler arasında kıyaslama yapılarak en ucuz fiyat seçeneği karşınıza getiriliyor.

Tatil Sepeti A, B ya da C+ sınıfındaki grupları hedef müşterileri olarak belirlemiş durumda ve özellikle 5yıldızlı oteller sitede ön plana çıkartılıyor. Butik otelleri pek tercih etmemelerinin nedeni ise bu otellerle sistemli çalışmanın zor olması.

Tatil Sepeti’nin organizasyon yapısına bakacak olursak firmada Kaan Karayal finans ve kontrol departmanını yönetiyor, kuruculardan biri satış ve pazarlamanın diğeri ise yazılım departmanın başında görev alıyor. Şuanda firmada çalışan sayısı 100 ve bu 100 kişiden 40’ı çağrı merkezinde müşterilere yardımcı olmaya çalışıyor. Firmanın sıkıntı yaşadığı konu bilgi girişinin manuel yapılıyor olması. Siteden bir rezervasyon yapılması durumunda ilgili ekip acentenin sistemine giriş yapıyor ve bu durumda vakit kaybına neden oluyor. Siteden rezervasyon yapıldığı anda acentelerin sistemine de rezervasyon bilgisinin otomatik olarak aktarılmasını sağlayan bir sistem firmanın işlerini kolaylaştıracaktır.

Tatil Sepeti gelirlerinin bir kısmını ortak firmaların ve farklı sektörlerden firmaların reklamlarını yayınlayarak elde ediyor. Yurt içinde firmanın en büyük rakibi diğer tatil sitelerinin aksine çok sayıda yer verilen turizm ilanları nedeniyle gazeteler. Ancak internet kullanımının artması Tatil Sepeti’ne rekabet avantajı sağlıyor.

Sonuç olarak firmanın büyüme stratejileri üç ana noktada toplanıyor:

1) Ürün yelpazesini genişleterek büyüme
2) İnternet kullanımının genişlemesi sayesinde büyüme
3) Reklam bütçesi arttırılarak tanıtım yoluyla büyüme

Bakalım bu stratejiler gelecek dönemde de tatilsepeti.com’un rakipleri arasında sıyrılmasını sağlayabilecek mi?